Mısır, insanlığın en eski hikayelerinden birini hala canlı tutan yer. Nil’in etrafında kurulu bu uygarlık, binlerce yıldır aynı ritimle akıyor: sabah güneş tapınakları aydınlatıyor, akşam nehir yavaşlıyor. Biz de o ritme karışıyoruz.
Dandara’dan Luxor’a, Aswan’dan Kahire’ye uzanan bu yolculukta, Nil üzerinde üç gece konaklayarak ülkeyi en yakıştığı yerden izliyoruz. Tapınaklar, çöl, pazarlık sesleri, papirüs kokusu… Hepsi birer detay ama bir araya gelince Mısır’ın o unutulmaz kaosunu oluşturuyor.
Karnak ve Luxor tapınakları, Krallar Vadisi, Hatshepsut’un terasları, Kom Ombo ve Edfu tapınakları, sabah güneşiyle birlikte Aswan manzarası… Ve finalde: Piramitler, Sfenks, Kahire Müzesi, Khan El Khalili’nin gürültüsü. Her şey aynı anda çok eski ve çok tanıdık.
Nil’in üstünde geçecek gecelerle, tarihle bugünün arasında bir çizgiye yerleşiyoruz. Belki de insanlığın “başlangıç noktası” denen yerin, aslında hala hareket halinde olduğunu fark etmek için.