Likya Yolu, Türkiye’nin en etkileyici yürüyüş rotalarından biri ve biz bu programda yolun doğu tarafındaki en özel etaplardan birkaçını bir araya getiriyoruz. Dört gün boyunca Akdeniz’in koyları, ormanları, antik kalıntıları ve dağ manzaraları arasında, dengeli bir tempoda ilerliyoruz.
Ulupınar’ın serin sularından başlayan rota, Olimpos’un tarihine, Chimera’nın hiç sönmeyen ateşine ve kıyıdaki gizli koylara uzanıyor. Maden Koyu, Kral Koyu ve Boncuk Koyu gibi denizle yürüyüşün gerçekten iç içe geçtiği noktalarda molalar veriyoruz. Gelidonya Feneri ve Adrasan arasındaki etap ise Likya’nın “neden bu kadar sevildiğini” açıklayan manzaralardan biri.
Programın sonunda Tahtalı Dağı’na teleferikle çıkıp manzaraya yukarıdan bakıyoruz; ardından hafif bir yürüyüşle Akdeniz’e doğru inerek unutulmaz bir kapanış yapıyoruz.
Doğu Likya, hem yürümeyi sevenler hem de doğa ve deniz arasında geçişli bir program isteyenler için keyifli bir deneyim sunuyor.
Sabahın erken saatlerindeki uçuşumuz için İstanbul Havalimanı’nda buluşuyoruz. Uçuşumuzun ardından Antalya’ya varıyoruz ve kısa bir yolculukla Ulupınar’a geçiyoruz ve şelalelr arasında öğle yemeğimizi yiyiyor ve yürüyüş öncesi hazırlıklarımızı yapıyoruz. Yürüyüş, çam ve çınarların arasında, serin su sesleri eşliğinde başlıyor. Bu küçük dağın zirvesinde bizi bir sürpriz bekliyor. Bellerophontes’in kanatlı at Pegasus ile ağzından ateşler saçan Chimera’yı öldürüp yer altına gömdüğü yerdeyiz. Tapınak ve Kilise kalıntılarının etrafındaki ateş deliklerinde efsaneyi dinleyip biraz dinlenme molası verdikten sonra Yanartaş (Kimera)’dan yavaş yavaş basamakları inmeye başlıyoruz.
Sahile indiğimizde deniz molası veriyoruz. Ardından aracımıza binip akşam konaklayacağımız tesise geçiyoruz.
Yürüyüş: ~7 km
Kahvaltımızdan sonra aracımızla Beycik yönüne doğru hareket ediyoruz. Bugün mayolarımızı, havlularımızı yanımıza alıyoruz. Manzaralı bir yürüyüşle el değmemiş koylara ineceğiz. Önümüzdeki tablo şu: patika solda, turkuaz deniz sağda, ara ara yükselip alçalan bir çizgi. Kral Koyu ve Boncuk Koyu bu hattın en keyifli durakları. Bu koylarda kısa yüzme molaları vereceğiz.Denizin tadını çıkardıktan son 3 kilometrelik yürüyüşümüz ile Çıralı’ya varacağız.
Otelimize dönmeden önce akşam yemeğimiz için Mountain Lodge’a geçeceğiz ve keyifli ve özel bir yemek yiyeceğiz. Sonrasında ise dinlenmek üzere otelimize geri dönüyoruz.
Yürüyüş: ~14 km
Kahvaltımızdan sonra aracımız ile Karaöz’e geçiyoruz. Bu etap Likya Yolu’nun en bilinen bölümlerinden biri ve bizi ünlü Gelidonya Feneri’ne ulaştıracak. 1936’da inşa edilen bu fener, Türkiye’nin en eski deniz fenerlerinden biri ve konumu nedeniyle yıllarca teknelere rehberlik etmiş. Karşıdaki Beşadalar’a bakan açıklık, Likya Yolu’nun en çok fotoğrafı çekilen noktası. Ama çıplak gözle göreceğiniz manzara, fotoğraflardan çok daha etkileyici olacak 🙂
Fenerde kısa bir mola veriyoruz. Günün son kısmı Adrasan’a iniş olacak. Yürürken deniz giderek yaklaşacak ve Adrasan’ın o geniş koyu karşımıza çıkacak. Günün sonunda aracımıza ulaşıp otelimize geri dönüyoruz.
Yürüyüş: ~12 km
Sabah teleferikle Tahtalı Dağı’nın zirvesine çıkıyoruz. 2.365 metrede kısa bir zaman geçirip günün iniş rotasını yukarıdan izliyoruz. Ardından Beycik’e doğru yürüyüşe başlıyoruz; geniş patika ve Akdeniz manzarası bu etabı programın en sakin ve en keyifli bölümlerinden biri yapıyor. Sağda deniz, solda Toroslar bize eşlik edecek.
Parkuru tamamladıktan sonra aracımıza binip Antalya Havalimanı’na geçiyoruz ve bizi İstanbul’a götürecek olan uçağımıza biniyoruz.
Yürüyüş: ~7 km
Turumuzda herhangi bir ekstra tur satışı yoktur
