Küba

Genel Bilgi
Gelecek Küba Turları

Genel Bilgi

“Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?” dizesini herkes bilir. Peki devamını? “1961 yazı ortalarında Küba’nın resmini yapabilir misin” diye devam eder bu ünlü şiir. İşte Küba, yani aslında mutluluğun resminin ta kendisi.

Eğer günün birinde görmek istediği ülkelerin başında Küba olanlardan biriyseniz, yalnız olmadığınızı bilirsiniz. Boşuna değil. Dünyada edebiyata, devrimlere, neşeye ve dansa ilham olmayı başarabilen kaç ülke var?

Küba, kendine has ritmi, müziği ve hikayesi olan sokaklarında, yemyeşil vadilerinde, derin mağaralarında, tarihi meydanlarında ve uzun plajlarında herkese keşfedecek bir şeyler sunar. Misafir olacağımız evlerin her köşesinde farklı bir Küba deneyimi yaşarsın. Karayiplerin en büyük adasında herkes için keşfedecek bir şeyler, deneyimlenecek bambaşka bir Küba var.

Dünyada ismi özgürlük ve neşeyle bir arada anılan Küba’dan başka kaç ülke var ki? Her bir sokağı farklı bir hikaye anlatan bu benzersiz ülkeyi gerçekliğinden, doğal akışından kopmadan ama gördüğümüz, yediğimiz, içtiğimiz her şeyi heyecanla keşfetmek için titizlikle tasarladığımız programımızda, her gün baştan başlayan bir macera var.

Havana’nın dar sokaklarında yürürken, 1950’lerden kalma klasik Amerikan arabaları ve rengarenk binalar bizi olduğumuz zamandan alıp kendi zamanına bir yolculuğa çıkaracak. Old Havana’nın (La Habana Vieja) UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan sokakları, bizleri geçmişin izleriyle buluşturup, devrim müzesi, sanat galerileri ve yerel pazarları keşfetmemiz için adeta bir oradan bir oraya ittirir.

Küba, sadece tarihi ve kültürel zenginlikleriyle değil, aynı zamanda doğal güzellikleriyle de büyüleyen, yemyeşil vadiler, kristal berraklığında denizler ve göz alıcı plajlarıyla yokluk içinde bir cennet hissiyle bizi sarmalar ve kafamızda sürekli soru işaretleriyle dolaştırır kendini. Vinales Vadisi’nde dolaşırken, tütün tarlalarının arasında yürüyüş yapabilir, yerel çiftliklerde yetiştirilen ürünlerin tadına bakabilirsiniz. Vinales’in mağaraları ve yer altı nehirleri, doğanın gücünü hiç çaba sarf ettirmeden gözler önüne serer.

Program

1
1. Gün İstanbul & Havana

Küba ile tanışmaya, Old Havana sokaklarında yürüyerek başlıyoruz. Plaza Vieja, San Francisco Meydanı, Plaza de Armas ve Plaza de la Cathedral’i keşfettiğimiz yürüyüşümüzde molamızı Hemingway’in “Mojito’mu burada, Daiquiri’mi de Floridata’da içerim” dediği Bodeguita del Modio’da vereceğiz. Hayatının 22 yılını Küba’da geçiren Hemingway’in yaşamdan aldığı zevke, mojito’larımızla kadeh kaldırmanın şart olduğuna inandığımızdan mojito’larımız da tura pek tabii dahil, bunu da belirtmeden geçmeyelim. Öğle yemeğimizi Havana’nın en iyi restoranlarında birinde yiyip, San Jose el işleri pazarında biraz alışveriş yapacak neler varmış Küba’da diye aklımıza not edip, ardından yorgunluğumuzu atmak üzere otelimize döneceğiz. Havana’nın en iyi restoranlarından La Guariada’daki akşam yemeğimiz sonrası aracımız bizi F.A.C.’a (sergi, konser, dj performanslarıyla dolu bir mekan) bırakacak.

2
2. Gün Fusterlandia & Cocktail Workshop & Amerikanlar

Bu sabah kalktıktan sonra günün ilk durağı olan Fusterlandia’ya doğru yola koyuluyoruz. Sanatçı Jose Fuster’in yarattığı, Callejon de Hamel’den başlayan ve neredeyse kendi başına bir semte dönüşen dünyasını keşfedeceğiz. Ardından Küba deneyiminin olmazsa olmazı Cocotaxi’lere bineceğiz ve onlar bizi kokteyl workshop’umuza bırakacaklar. Kübalılar şu söze inanır: “Biliyorsan öğret, bilmiyorsan öğren.” Bu sözün hakkını verecek, St. Regis Otel’in inanılmaz manzarasında denediğimiz kokteylleri bir de kendi ellerimizle yapacağız.

Öğle yemeğimizin ardından, Havana’yı biraz da kendi kendimize dolaştıktan sonra, Küba’nın geçmişle, şimdiyle ve gelecekle kurduğu sıkı bağın simgelerinden sadece biri olan Amerikan otomobillerine biniyor ve akşam yemeğine kadar sürecek şehir turumuza başlıyoruz. Nazım Hikmet’e “Ak bir kadillakla girdik Havana’ya / otomobilin böylesine ömrümde ilk biniyorum / araba değil okyanus” mısralarını yazdıran otomobiller, Kübalıların kendi kendilerine yetme konusundaki maharetlerine dair dinleyeceğiniz hikayelerin ilkiyle tanışmamızı sağlıyor.

Şehir turu boyunca El Capitolio, Morro Kalesi, Malecon Sahil Şeridi, Havana Ormanları, Paseo Del Prado Bulvarı ve “Milletlerini Özgürleştiren Liderler Parkı”nda Atatürk Büstü’nü görecek, Havana Ormanları’nın şehirle tezat yeşiline şaşıracağız. Günü, Küba’nın dillere destan bir restoranında gün batımı manzarasına bakan bir masada sonlandırıp, biraz puro biraz rom eşlik edecek bizlere.

3
3. Gün Vinales Vadisi & Tütün Çiftlikleri

Üçüncü günümüzde rotamızı Küba’nın şeker kamışı ile birlikte en önemli geçim kaynaklarından tütün plantasyonlarının yer aldığı Vinales Vadisi ve Pinar del Rio’ya doğru çevireceğiz. Havana’nın batısına doğru ilerlerken yol boyunca Avatar filminin atmosferini kurarken James Cameron’ın neden bu manzaradan ilham aldığını anlayacağız. Havana purosunu biricik kılan şey, onun sadece nasıl sarıldığı değil tütünün nasıl yetiştirildiği de. Küba’da tütün ekimi 17. yüzyılda başlamış. Başladığı günden bu yana gelişerek bir zanaat haline gelmiş. Havana purosuna merakı olanlar için de sadece hediyelik olarak bakanlar için de ilgi çekici detaylar öğrendikten sonra, yola devam edeceğiz.

Milyonlarca yıl önce denizin altında oluşmuş ve çökmüş mağaralardan Cueva del Indio mağarasının içinde biraz yürüyüp, ardından botlarla bir gezinti yapacağız. Ardından yaptığımız kısa yolculuk bizi başımızı kaldırdığımızda bir insanın ömrümde görebileceği en görkemli sanat eserlerinden birine götürecek. 120 metre yüksekliğinde bir açık hava tablosu hayal edin. Doğanın renklerinden ilham alan Leovigildo Gonzilez tarafından yapılan Mural de la Prehistoria, ayaklarımızın altındaki toprakta bizden önce yaşayan hayvanları betimliyor. Ardından biraz yukarı tırmanıp, gezdiğimiz alanı Los Jazmines’den kuşbakışı olarak izleyeceğiz. Havana’ya dönüşümüzünden ardından Patika’yla seyahat etmemiş arkadaşlarınızdan duyduğunuz “Küba’da yiyecek hiçbir şey yok” sözlerinin nasıl da doğru olmadığını yeniden deneyimleyeceğimiz bir akşam yemeği bizleri bekliyor.

4
4. Gün Havana & Cienfuegos & Trinidad

Kahvaltımızın ardından Küba’ya ikinci kez gidenlerin bahanesi olan Trinidad’a doğru yola çıkıyoruz. Şanslıyız, yol üstünde UNESCO Dünya Mirası listesindeki Cienfuegos var. 2014’te 500’üncü yılını kutlayan Trinidad’a vardığımızda, şehrin dokusu bizi ayağımızı bastığımız anda tarihine doğru bir yolculuğa çıkaracak.

Trinidad’ı özel kılan ritüelimiz, evlerinin fazla odalarını kiralayarak geçimini sağlayan Kübalılar’ın Casa Particular adı verilen evlerinde konaklamak. O hissi bilirsiniz, yaşanan bir evin içinde olmak, küçücük detaylara bile hikayeler uydurmanızı veya hikayesi olan objelerle, odalarla karşılaşmanızı mümkün kılar. Misafirperverlikte Türkiye’yi aratmayan Kübalılarla geçireceğiniz günlerin size neler katacağını hayal etmesi size kalmış. Gece olduğunda, kocaman bir mağaranın içine kurulu bir gece kulübü Cuevo Ayala’da bitirmek isteyenlerle, evlerinin terasının tadını çıkaranlar yollarını ayrılıyor.

5
5. Gün Trinidad & Catamaran ile Iguana Adası

Bize evlerini açan Kübalı aileyle birlikte yaptığımız kahvaltının ardından Trinidad’ın seyirlik (ve tabii fotoğraflık) sokaklarını keşfetmek için vaktimiz olacak. Sabah saatlerinde Karayip sahillerinin ve denizinin keyfini en üst seviyede yaşayabilmek için Katamaranla birlikte Iguana Adasına doğru yola çıkacağız. Bütün günümüz masmavi Karayip kumsallarında ve denizinde geçecek.”Ben denize girmek istemiyorum” diyenler  ve Trinidad’a doyamayanlar şehiri keşfetmek üzere Trinidad’ta pek tabii şehirde kalabilirler.

6
6. Gün Trinidad & Santa Clara & Havana

Bugün, evlerimizde yaptığımız kahvaltının ardından Havana’ya geri dönüş yoluna düşüyoruz. Yoldaki ilk durağımız olan, eski bir şeker kamışı plantasyonu ziyaretimizin ardından, Küba’nın devrim tarihine dair derin bir yolculuğa çıkıyoruz. Bu yolculuğun merkezi, devrimci lider Che Guevara’nın devrimin en önemli başarılarından birinin gerçekleştiği Santa Clara olacak. Santa Clara, Küba Devrimi’nin kaderini değiştiren kritik bir olayın yaşandığı yer olarak bilinir. 1958’de Che Guevara, Havana’dan gelen silah dolu yardım trenini durdurmayı ve ele geçirmeyi başararak devrimin seyrini değiştirmiştir.

Bu şehir, Küba Devrimi’nin sembolik merkezlerinden biri olup, tarih ve devrim ruhunu hissetmek için en ideal yerlerden biridir. Santa Clara’ya vardığımızda, ilk olarak Che Guevara Müzesi’ni ziyaret edeceğiz. Bu müze, Che’nin hayatını, devrimdeki rolünü ve mirasını detaylı bir şekilde gözler önüne serer. Müze içinde sergilenen kişisel eşyaları, fotoğrafları ve belgeleri inceleyerek Küba devriminin yanısıra, Che Guevara’nın devrimden öncedeki ve sonraki kişisel hayatına dair de fikir sahibi olacağız.

Ardından, Che Guevara Mozolesi ve Anıtı’na geçiyoruz. Bu etkileyici anıt, Che ve yoldaşlarının anısını yaşatmak için inşa edilmiştir. Mozole, Che’nin ve diğer devrimcilerin kalıntılarının bulunduğu bir anıt mezar olarak hizmet vermektedir. Burada, Che Guevara’nın Küba halkı için ne kadar önemli bir figür olduğunu daha yakından hissedeceğiz. Anıtın önünde duran bronz heykel, Che’nin kararlılığını ve devrimci ruhunu hissettirir insana.

Bu tarihi yolculuk, sadece Küba Devrimi’nin değil, aynı zamanda Che Guevara’nın devrimci ideallerinin ve liderlik yeteneklerinin de derinlemesine anlaşılmasını sağlayacak. Günün sonunda, bu tarihi yerleri ziyaret ederek ve Che’nin izinde yürüyerek, devrimin ruhunu daha yakından hissetmiş olacağız.

Santa Clara’yı geride bıraktan sonra, artık Havana’ya doğru yeniden yola koyulacağız. Havana’ya vardığımız otelimize yerleşip, akşam yemeği için başka bir Küba’nın gizli hazinesi olan restoranımıza akşam yemeği için geçeceğiz.

7
7. Gün Havana & Deniz,Kum,Güneş & Bueno Vista Social Club

Kahvaltıdan sonra otelden çıkıp Havana’daki içinde fotoğraf çekmenin yasak olduğu ünlü Partagas puro fabrikasını geziyoruz. Burada puroların nasıl sarıldığını öğreniyoruz ve ne yazık ki sadece aklımıza kazıyoruz. Sonrasında Küba’ya gelmişken Atlantik Okyanusu’nun camgöbeği rengini ve uçsuz bucaksız Karayip sahillerinin. Havana’da yaşayan Kübalıların deniz sefası yaptıkları Playa del Este’de incecik kumlarda uzanıp, müzik eşliğinde güneşleceğiz. Öğle yemeğimizi sahildeki restoranda yiyeceğiz ve sonrasında müzik, deniz, güneş ve dansın tadını çıkarmaya devam edeceğiz.

Hayat dolu, dans eden, gülen, mutluluğa teşne, içlerinde bitmeyen bir neşe taşıyan Kübalıların dansla kurduğu candan ilişkiyi Bueno Vista Social Club kadar iyi deneyimleyecek bir yer daha yok. Seyahatin yorgunluğunu plajda, plaj ve güneşin yorgunluğunu ise otelimizde atmak için gün sonunda geri döneceğiz. Akşam yemeğimizi müzik eşliğinde yiyip, Havana’ya olması gerektiği gibi müzikler eşliğinde veda edeceğiz.

8
8. Gün Havana & İstanbul

Küba seyahatimizin sonuna geldiğimizi bize hatırlatacak bir uçak yolculuğu için otelimizden ayrılıp, havalimanına doğru ilerliyoruz. Artık geri dönüş vakti geldi çattı.