“Kanzen” Japoncada “tam, eksiksiz, bütün” anlamına gelir. Patika’nın bu yeni programı da adını buradan alıyor: Şimdiye kadar hazırladığımız en kapsamlı Japonya rotası.
Bu yolculuk sadece şehirleri görmek değil; Japonya’nın bütün yüzlerini deneyimlemek için bir davet.
Tokyo’nun neon ışıkları ve çılgın temposu, Kyoto’nun tapınakları ve geçmişe açılan kapıları, Nara’nın kutsal geyikleri, Hiroşima’nın hüzünlü tarihi ve Miyajima’nın mistik atmosferi… Takayama’da geleneksel pazarlar, Matsumoto’da ülkenin en güzel kalelerinden biri, Fuji Dağı’nın eteklerinde kartpostal manzaraları, Hakone’nin onseni, Kanazawa’nın samuray ve geişa ruhu bu programda bir araya geliyor.
Ve tabii ki sadece gündüz değil, geceler de bu hikâyenin bir parçası: Bir geceyi kutsal Kōyasan dağında Budist bir tapınakta geçiriyoruz, bir gece Fuji’nin gölgesinde uyanıyoruz, bazen bir izakaya masasında, bazen bir onsen’de günü sonlandırıyoruz.
Mutfağı da bu deneyimin ayrılmaz parçası: taptaze suşiler, kaiseki menüleri, wagyu barbeküleri, bölgesel lezzetler… Her adımda Japonya’nın hem kültürüne hem damağına dokunuyoruz.
Japonya – Kanzen, Patika’nın bugüne kadarki en geniş kapsamlı, en çok katmanlı Japonya deneyimi.
Eksiksiz, bütünlüklü, baştan sona.
23 Nisan Cumartesi gününün ilk saatlerinde kalkacak olan uçağımız için İstanbul Havalimanı’nda buluşup seyahat arkadaşlarımızla tanışıyoruz. Osaka Kansai Havalimanı’na aynı günün akşamı varıp, önümüzdeki yoğun programa hazırlanmak için otelimize geçiyoruz. Ancak tabii ki dinlenmeye değil, gezmeye geldik diyen Patika’cılar için gece yeni başlıyor. Osaka’nın rengarenk geceleri, sokak lezzetleri ve aşırı sıcakkanlı insanıyla meşhur olduğunu hatırlatalım.
Sabah erken saatlerde Japonya’nın hızıyla ün salmış trenleri Shinkansen ile Hiroshima’ya doğru yola çıkıyoruz. Önce devasa Yüzen Tori Kapısı’nı görmek için tapınaklar adası Miyajima’ya gidiyoruz. Kutsal sayılan tapınaklarla dolu bu adada, ülkenin en önemli tapınaklarının başında gelen İtsukushima tapınağını ve adanın derinliklerine doğru devam etmek isteyenler olursa oldukça otantik bir tapınak olan Daishoin’i ziyaret edeceğiz. Ayrıca Japonya’nın kutsal geyikleri ile de ilk defa burada tanışacağız. Öğle yemeğinde menümüz bölgenin meşhur istiridyeleri olacak. Ardından 2. Dünya savaşının yarattığı tahribata yakından tanık olabileceğimiz ve tarihin karanlık sayfalarını aralayacağımız Barış Anıtı Parkı ve Müzesi’ni ziyaret edeceğiz. Sonrasında akşam yemeği için tekrar Shinkansen’e biniyor ve Osaka’ya geri dönüyoruz. Akşam yemeğimiz Japonya’nın özel etlerini tadabileceğimiz bir restoranda olacak.
Kahvaltı sonrası Osaka’nın simgelerinden, büyüleyici Osaka Kalesi’ne ve muhteşem bahçelerine gidiyoruz. Ardından öğle yemeği için şehre geri dönüyoruz.
Yemeğin ardından yola çıkıyoruz ve ormanın derinliklerine, kutsal Koyasan köyüne doğru yolculuğumuz başlıyor. Koya dağının eteklerinde bulunan bu muhteşem köyde, tarihi çok eskilere dayanan ve Budistlerin hala hac yürüyüşüne devam ettiği Okunoin Mezarlığı ve kutsal sayılan onlarca tapınak bulunuyor. Akşam yemeğimizi ve gecemizi ise keşişler tarafından işletilen ve odaları geleneksel tarzda tasarlanmış, çok özel bir tapınakta konaklayarak geçireceğiz.
Konakladığımız tapınakta erken saatlerde başlayan budist ayinine katıldıktan sonra yola çıkıyoruz ve kısa bir yolculukla Japonların önemli bir dini merkez olarak kabul ettiği Nara şehrine geçiyoruz. Bu bölgede oldukça tarihi ve kutsal parklar ve tapınaklar bulunuyor. İnsanlara oldukça alışkın olan dost canlısı geyiklerin de özgürce dolaştığı parklarda koruma altındaki bu geyikleri besleyip onlarla fotoğraf da çektirebilirsiniz. Japonya’nın ve dünyanın en büyük ahşap tapınağı Todai-ji’yi ziyaret ettikten ve sonra Kyoto’ya doğru yola çıkıyoruz. Japonya’nın eski başkenti olan ve bugün de hala kültürel başkent olarak kabul edilen Kyoto’ya varır varmaz, giymesi oldukça zahmetli olan geleneksel Japon kıyafeti kimonolarımızı giyip, çay seremonisi katılarak geleneksel kültüre giriş yapıyoruz.
Sonrasında ise arkasındaki dağa tırmanan binlerce kırmızı tori kapısı ile ünlü olan Fushimi İnari Tapınığı’na geçeceğiz.
Otel’e yerleştikten sonra ise bugünkü akşam yemeğimiz geleneksel Kaiseki menüsü olacak.
Bugün sabah kahvaltımızın ardından ilk hedefimiz, gökyüzüne kadar uzanan bambuların doğal yollarla oluşturduğu ormana henüz kalabalık basmadan, erkenden gidip Arashiyama’nın tadını çıkarmak olacak. Ardından şehrin simgelerinden de olan altın tapınak Kinkaku-Ji’ye geçiyoruz.
Ardından şehrin en önemli tapınaklarından Kiyomizu-Dera Tapınağı’nı ziyaret edeceğiz. Tapınak kompleksinin hemen aşağısında bulunan, Japon mimarisinin en güzel ve geleneksel örneklerini görebileceğimiz Ninnenzaka ve Sannenzaka caddelerinde bolca serbest zamanımız olacak. Akşam yemeği için ise, ödüllü restoranlarının fazlalığıyla dünya sıralamalarına giren Kyoto’nun en prestijli restoranlarından birine gidiyoruz. Yemeğin ardından otelimize yerleştikten sonra geceyi sonlandırmak için, Kyoto’nun ün salmış yüzlerce barından birini seçebilirsiniz.
Bu sabah Kyoto’ya veda ediyoruz ve Shinkansen treni ile Kanazawa’ya doğru yola çıkıyoruz. Burada Japon bahçe sanatının en başarılı örneği Kenroku-en’i ziyaret ederken, insan eliyle şekillendirilen bir doğa harikasına tanıklık edeceğiz. Biraz yürümek isterseniz de geyşa ve samuray dönemlerinin izlerini takip edebileceğimiz sokakları keşfetmek için hızlandırılmış şehir turumuza da katılabilirsiniz. Ardından, Japonya’nın Gifu bölgesinin masalsı ormanları ve sıradağları arasına gizlenmiş olan, 2025 yılının en güzel Asya köyü seçilen Shirakawa-go’ya vardığımızda ise mimarisiyle dikkat çeken Gassho-Zukuri tarzı evleri ziyaret edip biraz köy havası aldıktan sonra akşam Takayama şehrine geçiyoruz. Konaklayacağımız otel, etrafı dağlar ve ormanlar ile çevrili, Japonya’nın ücra bir bölgesinde olması sebebiyle geleneksel yapısını oldukça iyi koruyabilmeyi başarmış bu şehire yakışacak geleneksellikte. Akşam yemeğimiz ise bölgeye has çok özel lezzetleri de deneyebileceğimiz, şehrin en keyifli yerel restoranlarından birinde.
Sabah erken saatlerde Takayama’nın ünlü sabah pazarlarından biri olan Miyagawa Morning Market ile güne başlıyoruz. Yerel halkın taze ürünlerini, el işlerini ve geleneksel atıştırmalıklarını sergilediği bu pazar, Japonya’nın gündelik yaşamına en yakından tanık olabileceğimiz yerlerden biri. Sokaklarında dolaşırken hem yerel atmosferi hissedecek hem de alışveriş yapma şansı bulacağız.
Ardından yolculuğumuz bizi Matsumoto şehrine götürüyor. Burada öğle yemeğimizi aldıktan sonra, Japonya’nın en etkileyici kalelerinden biri olan Matsumoto Kalesini ziyaret ediyoruz. Siyah dış cephesiyle “Kara Kule” (Crow Castle) olarak bilinen bu yapı, ülkenin en eski orijinal kalelerinden biri. Hem estetik güzelliği hem de savunma amaçlı mimarisiyle Japonya’daki kalelerin en görkemlilerinden biri kabul ediliyor.
Öğleden sonra yola devam ediyor ve Japonya’nın simgesi haline gelmiş, görkemli Fuji Dağına doğru ilerliyoruz. Bu devasa dağın ihtişamını en güzel açılardan görebilmek için Fujikawaguchiko köyüne gidiyoruz. Ardından, Japonya’nın en ikonik manzaralarından birini sunan Arakurayama Parkı’na çıkıyoruz. Burada Fuji Dağı, pagoda ve belki de sakura ağaçlarının aynı karede buluştuğu o kartpostal görünümünü yakalama şansımız var. Rakım yüksek olduğu için sakura görme ihtimalimiz bu dönemde hâlâ mümkün.
Günün sonunda, onsenleri ile ünlü Hakone bölgesine geçiyoruz. Konaklayacağımız otelde dileyenler, onsende dinlenip günün yorgunluğunu atabilir.
Sabah kahvaltımızın ardından Tokyo’ya doğru otobüsümüz ile yola çıkıyoruz. Tokyo’daki otelimize yerleştikten sonra şehri keşfetmeye başlamak için tekrar çıkıyoruz.
İlk olarak Meiji Tapınağına gidecek sonra Tokyo’nun en popüler mahallelerinden Harajuku’yu keşfederek varacağımız Shibuya’da, dünyanın en ünlü yaya geçidinden binlerce insanla aynı anda geçeceğiz. Tokyo’nun en merkezi bölgesinde bulunan otelimizde odalarımıza yerleştikten sonra akşam yemeğimiz Kill Bill filminin de çekildiği şehrin en popüler restoranında olacak. Hala enerjim var diyenler, yemekten sonra otelimize yürüme mesafesinde bulunan ve hatta dünyada enler listesine giren yüzlerce bardan birinde renkli Tokyo gece hayatına da adım atabilirler.
Bugün erkenden Sumo kültürünü sonuna kadar gözlemleyebileceğimiz bir antrenmana katılacağız. Ardından şehrin en güzel parklarından Shinkuku Gyo-en parkına hayran olduktan sonra Tokyo’nun simgelerinden Senso-Ji Tapınağı’nı ziyaret edecek ve çevresindeki eski Tokyo ambiyansını hala korumayı başaran Asakusa’yı keşfedeceğiz. Bölgenin geleneksel bir restoranında alacağımız öğle yemeğinden sonra pek çok müzeye ilham kaynağı olmayı başarmış ve hayal gücümüzün sınırlarını zorlayacak unutulmaz bir müze deneyimi için dijital sanat müzesi TeamLab Borderless’ı ziyaret edeceğiz. Ardından akşam yemeği için ise dünyaca ünlü Wagyu etlerini tadacağımız, özel bir barbekü restoranına gidiyoruz. Dileyenlerle gecenin devamına mikro barları ve Japonya’nın en işlek gece hayatı ile nam salmış Shinjuku bölgesini ziyaret edebiliriz.
Sabah erkenden uyanıp Japonya’nın en gösterişli tapınağı olan Tosho-gu Tapınağı’nı ziyaret etmek için müthiş manzaralar eşliğinde, ormanların arasından geçerek Nikko köyüne varıyoruz. Öğle yemeğinin ardından tekrar Tokyo’ya, şehrin renkli semtlerinden biri olan, mimari, alışveriş ve moda merkezi Ginza’ya gidiyoruz. Akşamları ışıklandırmaları ile insanın başını döndürebilen Ginza, Tokyo’nun cazibe merkezlerinden de bir tanesi. Burada alışveriş yapmak ya da sadece sokaklarda kaybolmak isteyenler için akşam yemeğine kadar kısa da olsa bir serbest zamanımız olacak. Akşam yemeğimiz geleneksel Japon menülerinden Kaiseki. Ayrıca gideceğimiz restoranın, tüm Tokyo’yu ayaklarımızın altında hissedeceğimiz görkemli akşam manzarasının da Japonya’nın en iyilerinden biri olduğunu belirtelim.
Bugün bu harika şehri kendi başınıza keşfedebilmek, son alışverişlerinizi yapabilmek için serbest vaktimiz olacak. Akşam ise 21:45’teki İstanbul uçuşumuz için havalimanına doğru yola koyulacağız. İstanbul’a varışımız ise 4 Mayıs 04:50’de olacak.
*Ertesi gün (4 Mayıs)
