1. Gün İstanbul & Cape Town & Woodstock
Uçuşumuzla birlikte, Afrika’nın kalbine doğru yepyeni bir serüvene adım atacağız. Güney Afrika’nın modern yüzü, “Ana Kent” (Mother City) ismiyle de bilinen Cape Town’a varmış olacağız. Burası, sadece Güney Afrika’nın değil, tüm kıtanın en büyüleyici şehirlerinden biri. Masa Dağı’nın eteğinde, Atlantik Okyanusu’na bakan, bağlarla kaplı dağ vadileriyle çevrili, mükemmel yemekleri tattığınız bir şehir. Daha ne olsun?
Bavul işlerimizi hallettikten sonra, Cape Town’ın rengarenk pazarlarını keşfetmeye başlayacağız. İlk durağımız, yerel lezzetler ve el işi ürünlerle dolu Oranjezicht ve eski bir bisküvi fabrikası olan Old Biscuit Mill pazarları olacak. Şehrin yerel tasarımları, el işleri, sanat eserlerini görüp biraz alışveriş yapıp, şehrin yerel kültürüne dokunacağız. Öğle yemeğimizi de Old Biscuit Mill’de yiyeceğiz, burası taze yemeklerin, meyve sebzelerin de buluşma noktası! Mangolar, portakallar, zeytinler, nefis dondurmalar, ekmekler… Pazarda bol bol tadım da yapacağız. Buradaki her şey, yerel çiftçilerin elleriyle üretip buraya getirdiği malzemelerle yapılıyor.
Sonrasında Cape Town’ın vazgeçilmezlerinden biri olan Woodstock bölgesine geçeceğiz. Burada, özel bir etkinlik olan cin tadımına katılacağız. Woodstock, modern sanatın ve sokak kültürünün harmanlandığı, şehrin çok hızlı bir şekilde popülerleşen bölgesi. Tadımın ardından, Cape Town’ın bir diğer olmazsa olmazı, Woodstock Graffiti turuna başlayacağız. Burası, dünyanın dört bir yanından gelen sokak sanatçılarının, devletin izniyle yarattığı muhteşem eserlerle dolu. Bu sürekli değişen sanat çalışmaları, şehri her ziyaretimizde yeni bir sürprize dönüştürüyor. Öğleden sonra, otelimize yerleşeceğiz ve küçük bir dinlenme molası vereceğiz. Akşam saatlerinde, otelimizden yürüyerek ayrılacağız ve Cape Town’un renkli gece hayatına kendimizi bırakacağız. Bu şehir, akşamları başka bir yüzünü gösteriyor; canlı müzikler, danslar ve lezzetli yemeklerle dolu. Boşuna 1800’lerde Denizlerin Tavernası adıyla anılmadığını anlayacağız.