Güney Afrika

Genel Bilgi
Gelecek Güney Afrika Turları

Genel Bilgi

Güney Afrika, tarihinin zorlu dönemlerinden, apartheid rejiminin gölgesinden çıkarak, dünya sahnesinde özgürlüğün ve gelişimin simgesi haline geldi. Nelson Mandela’nın özgürlük mücadelesiyle son bulan bu karanlık dönemden sonra, ülke hızla gelişerek herkesin hayranlıkla baktığı bir coğrafya oldu. Cape Town, küçük bir şehir olmasına rağmen sunduğu zenginliklerle büyük bir etki yaratıyor. “Başka nerede yaşanır ki” diye düşündüren, bir kere şehre yolu düşmüş herkesin kalbinde kocaman bir yer edinen bu şehir, her anında bu hayatı iyi ve dolu dolu yaşamış hissettirecek bize. Ardından, National Geographic belgesellerini aratmayacak, yeryüzünün bambaşka bir yanını keşfedeceğimiz, vahşi doğanın kalbi Kruger Safari Parkı’na geçeceğiz. Yolculuğumuzun son durağı ise, siyah devrimin kalbi Johannesburg olacak. Soweto’yu keşfederken, bu kentin tarihi dokusu ve devrimin izleriyle yüzleşeceğiz.

Patika için her bir rota hayattan bir parmak bal çalmak demek ama Afrika, hedonizmin, adrenalinin, keşfetmenin, yol arkadaşlığının ve dünyayı gezmeye verilen kararların simgesi sayılabilir. Güney Afrika’nın damarlarınızda atacak heyecanını hissetmeye, okyanusun serin sularından bu büyüleyici ülkenin sıcacık kalbine bir yolculuğa çıkmaya hazır olun. 

Haydi gelin. Okyanus soğuk olabilir ama Güney Afrika çok sıcak!

Program

1
1. Gün İstanbul & Cape Town & Woodstock

Uçuşumuzla birlikte, Afrika’nın kalbine doğru yepyeni bir serüvene adım atacağız. Güney Afrika’nın modern yüzü, “Ana Kent” (Mother City) ismiyle de bilinen Cape Town’a varmış olacağız. Burası, sadece Güney Afrika’nın değil, tüm kıtanın en büyüleyici şehirlerinden biri. Masa Dağı’nın eteğinde, Atlantik Okyanusu’na bakan, bağlarla kaplı dağ vadileriyle çevrili, mükemmel yemekleri tattığınız bir şehir. Daha ne olsun?

Bavul işlerimizi hallettikten sonra, Cape Town’ın rengarenk pazarlarını keşfetmeye başlayacağız. İlk durağımız, yerel lezzetler ve el işi ürünlerle dolu Oranjezicht ve eski bir bisküvi fabrikası olan Old Biscuit Mill pazarları olacak. Şehrin yerel tasarımları, el işleri, sanat eserlerini görüp biraz alışveriş yapıp, şehrin yerel kültürüne dokunacağız. Öğle yemeğimizi de Old Biscuit Mill’de yiyeceğiz, burası taze yemeklerin, meyve sebzelerin de buluşma noktası! Mangolar, portakallar, zeytinler, nefis dondurmalar, ekmekler… Pazarda bol bol tadım da yapacağız. Buradaki her şey, yerel çiftçilerin elleriyle üretip buraya getirdiği malzemelerle yapılıyor.

Sonrasında Cape Town’ın vazgeçilmezlerinden biri olan Woodstock bölgesine geçeceğiz. Burada, özel bir etkinlik olan cin tadımına katılacağız. Woodstock, modern sanatın ve sokak kültürünün harmanlandığı, şehrin çok hızlı bir şekilde popülerleşen bölgesi. Tadımın ardından, Cape Town’ın bir diğer olmazsa olmazı, Woodstock Graffiti turuna başlayacağız. Burası, dünyanın dört bir yanından gelen sokak sanatçılarının, devletin izniyle yarattığı muhteşem eserlerle dolu. Bu sürekli değişen sanat çalışmaları, şehri her ziyaretimizde yeni bir sürprize dönüştürüyor. Öğleden sonra, otelimize yerleşeceğiz ve küçük bir dinlenme molası vereceğiz. Akşam saatlerinde, otelimizden yürüyerek ayrılacağız ve Cape Town’un renkli gece hayatına kendimizi bırakacağız. Bu şehir, akşamları başka bir yüzünü gösteriyor; canlı müzikler, danslar ve lezzetli yemeklerle dolu. Boşuna 1800’lerde Denizlerin Tavernası adıyla anılmadığını anlayacağız.

2
2. Gün Robben Island & Table Mountain % Lion's Head

Güne otelimizdeki lezzetli bir kahvaltıyla başlayacağız. Ardından, Güney Afrika’nın tarihine tanıklık eden, Nelson Mandela’nın 18 yıl hapis yattığı Robben Adası’na doğru yola çıkacağız. Nelson Mandela, 1964 yılının kışında ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı ve Mandela burada kaldığı 18 yıl boyunca bu ada hapishaneyi o dönem kitleler halinde tutuklanan siyahiler için bir nevi siyasal eğitim merkezine dönüştürdü. Şu anda bir müze olarak hizmet veren ada turunda yerel bir rehberin anlatımları eşliğinde adanın tarihini dinleyeceğiz. Nelson Mandela’nın yıllarca yattığı koğuşu ziyaret etme şansına sahip olacağız ve adanın eski mahkumlarından hapishane anılarını dinleyeceğiz. Adadan ayrılırken, tekne seyahatimiz boyunca Cape Town’un büyüleyici manzaralarına hayran kalacağız.

Öğle yemeğimizi, Cape Town’un en turistik noktalarından biri olan Waterfront’ta yiyeceğiz. Burada hem lezzetli yemeklerin tadına bakacak hem de şehrin canlı atmosferine kapılacağız. Yemeğin ardından, Cape Town’un tepesine yani Table Mountain’a doğru yola çıkacağız. Masa Dağı, Cape Town’un muhteşem manzarasına ev sahipliği yapıyor. Burada, şehrin silüetinin ve doğal güzelliklerinin keyfini çıkardıktan sonra gün batımında, Lion’s Head Tepesi’ne doğru bir tırmanışa başlayacağız dileyenlerle. Bu tepe, yerel halkın iş çıkışı spor yapmak için tercih ettiği, ancak ilk kez tırmanacaklar için biraz meydan okuyucu bir parkur. Yaklaşık 1 saatlik bir yürüyüşle 669 metre yüksekliğindeki zirveye ulaşacağız. Zirvede, gün batımının büyüleyici manzarasına tanık olacağız. Dönüş yolculuğumuzun ardından, şehrin en iyi restoranlarından Iron Steak Restaurant’ta akşam yemeğimize geçeceğiz. Sonrasında enerjisi bitmeyenlerle Cape Town’ın renkli gece hayatına dalacağız.

3
3. Gün Ümit Burnu Gezisi

Günümüze erken bir başlangıç yaparak otelimizden ayrılacağız ve ilkokuldan beri hayranlıkla adını duyduğumuz Ümit Burnu’na doğru yola çıkacağız. Vasco de Gama’nın keşfettiği, Atlas ile Hint Okyanusu’nun buluştuğu bu burun birçok endemik bitki ve hayvan türünü barındırdığı için aynı zamanda bir koruma alanı. İlk durağımız, Atlantik Okyanusu’nun sevimli sakinleri, fokları gözlemleyeceğimiz Fok Adası olacak. Burada, teknemizle adaya doğru bir yolculuk yapacağız ve bu heyecan verici ve kokulu deneyimi yaşayıp limana geri döneceğiz. Patikacılar arasından bazıları, sahildeki fokları yakından besleme şansına sahip olabilirler. Sonrasında, BMW ve Mercedes gibi markaların reklam filmlerine ev sahipliği yapan Chapman’s Peak Drive üzerinde duracak, bu büyüleyici manzaranın tadını çıkaracağız. Chapman’s Peak Drive’daki mola sonrası, Cape Point’e doğru devam edeceğiz. Burada, hafif bir tırmanış ve yürüyüş yaparak Afrika kıtasının en güneybatı ucuna, Ümit Burnu’na ulaşacağız. Cape of Good Hope’ta, fotoğraflar çekmek için bolca zamanımız olacak. Bu muhteşem manzaralar eşliğinde, Afrika kıtasının son noktasında olmanın heyecanını yaşayacağız. Öğle yemeği için Penguen Sahili Boulder’s Beach’e doğru doğru yola koyulacağız.

Burada, Afrika Penguenleri ile yüzme ve onlarla beraber fotoğraflar çekme şansına erişeceğiz. Koruma altındaki bölgede 2 binin üzerinde penguen olduğu biliniyor. Bu nesli tükenmekte olan yeryüzünün en sevimli hayvanlarıyla zaman geçirmek gerçekten bir Bucket List tamamlayıcısı. Öğle yemeğimizi, okyanus manzarasına sahip Black Marlin Restaurant’ta alacağız. Günün sonunda, otelimize geri döneceğiz ve akşam yemeğimizi Cape Town’ın en sevilen restoranlarından biri olan Village Idiot Restaurant’ta yiyeceğiz. Burada, günün anılarını paylaşırken, Cape Town lezzetlerin keyfini çıkaracağız. Restoranımız gece bar ve eğlence merkezine dönüşecek ve bu sefer müziklerin, Güney Afrika şaraplarının, Village Idiot’un harika kokteyllerine kendimizi bırakacağız.

4
4. Gün Şarap Tadımı & Stellenbosch & Sidecars

Günümüz, Güney Afrika’nın en ünlü şarap bölgelerinden biri olan 150’den fazla bağa, müthiş Cabernet Sauvignon üzümlerine ve çok daha fazlasına ev sahipliği yapan Stellenbosch’a doğru yola çıkacağız. İlk durağımız, Güney Afrika’daki şarap üreticilerinin 1918’de zanaatlerinin kalitesini yükseltmek için bir araya geldiği Kooperatieve Wijnbouwers Vereniging van Suid-Afrika (KWV) olacak. Bu birbirine rakip ama aynı zamanda arkadaş olan üreticilerin devasa fıçılarının bulunduğu mahzenleri gezecek ve bölgenin ünlü şaraplarını tadacağız. KWV, Güney Afrika’nın şarap üretimindeki öncü kuruluşlarından biri olarak kabul ediliyor Hollandalı şair Antonie Donkersloot buraya “şarap katedrali” adını takmış. Buradaki şarap yapım süreçlerini yakından görmek, bu ziyareti çok daha değerli hale getiriyor. Bu bölge, Cape Dutch mimarisinin en güzel örneklerine ev sahipliği yapmakla beraber, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle de ünlüdür. Öğle yemeğimizi ise, şarap tadımının keyfini çıkaracağımız Spier’de, doğanın ortasında bir piknikle alacağız. Spier, hem lezzetli şarapları hem de doğayla iç içe konumuyla ünlü bir şarap üreticisi. Yemekten sonra, Cape Town’a dönüp üstü açık sidecar’larımıza atlayıp, dünyanın en iyi manzarası olan sürüş rotalarından biri olarak nam salan Chapman’s Peak’e doğru keyifli bir sürüş yapacağız. Bu gözlerimizi doyuran gezinin sonunda, karnımızı da aynı zevkle doyurmak üzere Camp’s Bay’e ulaşacağız. Burası, şık restoranları ve huzur veren plajlarıyla ünlü bir tatil beldesi. Akşam yemeğimizi burada, okyanus manzarasının  tadını çıkararak yiyeceğiz.

5
5. Gün Cape Town & Kruger Park & Safari

Bugün Afrika’nın vahşi doğasının kalbine, yaban hayatı dendiğinde dünyada ilk akla gelen yerlerin birine, Kruger Ulusal Parkı’na doğru yola çıkacağız. İki saatlik bir uçuşla ulaşacağımız Kruger Ulusal Parkı, aynı zamanda ilk insanların burada yaşadığı düşünülen benzersiz genişlikte bir park. Afrika’nın en büyük beş hayvanı olan aslan, fil, leopar, gergedan ve bufalolarla birlikte 340 ağaç, 150 memeli hayvan ve 500 kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Havalimanında bizi bekleyen jeeplerle, doğrudan Kruger Ulusal Parkı’nın kalbine, bir safari macerasına atılacağız. Safari sırasında, deneyimli rehberlerimiz, hayvanların doğal ortamlarında nasıl yaşadıkları hakkında bilgi verirken biz de dünyanın ne kadar keşfetmeye değer olduğunu fark edeceğiz. Safari turumuzun ardından, parkın içinde yer alan harika otelimize gideceğiz. Otelimiz, Kruger Ulusal Parkı’nın etkileyici doğasının ortasında, konfor ve doğal güzelliklerin harmanlandığı bir yer. Burada, vahşi hayata bu kadar yakınken, doğanın huzurlu atmosferini soluyacağız.

6
6. Gün Tüm Gün Safari

Günümüze, Kruger Ulusal Parkı’nın doğal güzellikleri arasında uyanarak başlayacağız. Erken saatte, serin ve taze sabah havasında, yaban hayatın uyanışına tanık olacağız. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte safariye başlayacağız. Bu, özellikle de bugüne dek sadece belgeselde izlediğimiz hayvanları gözlemleme şansını artırdığı için önemli. Deneyimli rehberlerimiz eşliğinde aslanları uyanırken, zürafaları yaprakları kemirirken, hipopotamları yuvarlanırken görme şansı yakalayacağız. Öğle saatlerinde, parkın güzel bir noktasına oturup piknik yapacağız. Burada, doğanın ortasında, çevremizdeki hayvanların sesleri eşliğinde lezzetli bir yemek molası vereceğiz. Öğle yemeğinin ardından, ikinci safarimize başlayacağız. Bu sefer, parkın farklı bölgelerine yönelecek ve daha önce görmediğimiz hayvan türlerini arayacak, hayatımızda ilk defa duyacağımız kuş seslerine kulak vereceğiz. Gün batımına doğru, otelimize geri döneceğiz. Akşam yemeği ve dinlenme süresi, gün boyunca yaşadığımız maceraları paylaşma ve doğa içinde huzurlu bir akşam geçirme fırsatı sunacak.

7
7. Gün Kruger Park & Johannesburg

Sabahın erken saatlerinde, Kruger Ulusal Parkı’ndan ayrılıp Johannesburg’a doğru yola çıkacağız. Bu yolculuk, Güney Afrika’nın doğal güzelliklerinden, onun en büyük şehirlerinden birinin hareketli atmosferine geçiş yapacağımız bir deneyim olacak. Güney Afrika’nın en büyük şehri Johannesburg, ülkenin ekonomik ve kültürel kalbi olarak biliniyor. Varışımızın ardından, şehrin önemli tarihi ve kültürel yerlerini keşfedeceğimiz bir şehir turuna başlayacağız. Şehir, apartheid döneminin izlerini müzeler, modern sanat galerileri ve sokak sanatlarıyla doludur.

Beyazların siyahi halka karşı yürüttüğü ırkçılığın yönetim biçimi olan Apartheid döneminde  tabelalarda şu sözler okunuyordu: “Siyahlara yasaktır!” Öğleden sonra, Johannesburg’un bir mahallesiyken dünyada ırkçılık karşıtlığının sembollerden birine dönüşen Soweto’ya gideceğiz. Soweto ismi, Apartheid döneminde siyahiler için Johannesburg’un dışında oluşturulan South Western Townships’in kısaltmasından geliyor. Apartheid dönemini yıkan ve dünyadaki en büyük ilham kaynaklarından Mandela, 27 yıl sonra hapisten çıktığında Soweto’ya yerleşmiş. Afrika kabilelerinde öne çıkan insan gittiği yerlerde en yoksulun evine misafir olurmuş. Mandela’nın Soweto’ya yerleşmesini, biraz böyle de okumak mümkün.  “Anladım ki cesaret korkusuzluk demek değilmiş, korkuyu yenmek demekmiş. Ben sayısını hatırlayamadığım kadar çok kez korkuya kapıldım fakat bu korkumu cesaret maskesinin arkasına gizledim. Cesur insan hiç korku duymayan değil, o korkuyu yenebilen insandır” demiş Mandela. Soweto turumuz sırasında, Mandela’nın buna benzer pek çok sözüyle birlikte, yerel halkın yaşam tarzını, tarihini ve kültürünü daha yakından tanıma fırsatı bulacağız. Günün sonunda, Johannesburg’un lezzetli yemeklerini tadabileceğimiz bir restoranda akşam yemeği yiyeceğiz. Yemekten sonra, günün izlenimlerini paylaşırken, şehrin canlı atmosferini deneyimleme fırsatı bulacağız.

8
8. Gün Johannesburg & İstanbul

Güney Afrika’nın renkli ve zengin topraklarında beraber geçirdiğimiz bu olağanüstü serüvenin sonuna geldik. Bu yolculuk boyunca, Cape Town’ın canlı sokaklarını, Ümit Burnu’nun büyüleyici manzaralarını, Stellenbosch’ın şarap diyarlarını ve Kruger Ulusal Parkı’nın vahşi doğasını yaşadık. Johannesburg’un tarih dolu sokaklarında yürüyerek, Güney Afrika’yı hissetme fırsatını bulduk. Cape Town’da başlayan yolculuğumuz, Robben Adası’nın derin tarihine, Chapman’s Peak’in nefes kesen manzaralarına ve Stellenbosch’ın eşsiz şaraplarına eşlik ettik. Kruger Ulusal Parkı’nda, doğal yaşamın en saf haliyle buluşarak, Afrika’nın vahşi güzelliğini yakından deneyimlerken, Johannesburg ve Soweto’da ise, ülkenin tarihine ve kültürel zenginliğine dokunduk. Şimdi dönme zamanı. Ubuntu’dan söz etmiştik, dönüşte, bu insanlığı görünmez bir iple bağlayan kavram ne demek, çok daha iyi anlamış, dönüşmüş, hayatı biraz daha yaşamış biri olarak döneceğiz…  Başka maceralara hazır olarak elbette!