


Çoğumuzun hayali, ülke ülke dolaşmak, her kültürün en derin noktalarına ulaşmak, evin yolunu unutup gezgin bir hayat sürmek olsa da hayat bazılarımıza izin vermiyor işte. Fırsat buldukça kaçıyoruz, gideceğimiz yerin hayallerini kurarken geceleri uykusuz kalıyoruz. Tatlı heyecanlar bunlar tabii ama bu heyecana kapılıp seyahate çıkarken dikkat etmemiz gerekenleri atlamamak lazım. Mesela en önemli ipuçları biz sizin için art arda sıralayalım.
1. Bavula Küçük Bir Ev Dikmiyoruz Değil Mi? 🙂
“Bunu da alayım, giyerim. Bunu da alayım, kullanırım. Bunu da alayım takarım.” gibi cümleleri kurtamaya başladık mı sonu gelmiyor. O bavul (belki de bavulcuklar ) dolup taşıyor, sıra sıra diziliyor, hatta bazı almak istediklerimizi nasıl sığdıracağız derken hayatı sorgulamaya başlıyoruz. Yapmayalım, dostlar. Klişedir ama güzel laftır: İhtiyacımız olanı alalım. Hayalini kurduğunuz toprakları gezerken hava şartlarına uygun belli başlı kıyafetlerinizi, aksesuarlarınızı aldınız mı oldu da bitti.
2. Liste Tatlı Bir Şey
“Ben biliyorum neler alacağımı.” deyip bavul hazırlamadan önce bir liste hazırlamak en iyisi. Hatta bu listeyi bavul hazırlamadan iki gün önce falan hazırlayamaya başlamak çok daha iyi. Çünkü insanoğlunun aklı gidip geliyor, biliyorsunuz. Belki de en önem verdiğiniz şey bavul hazırlarken aklınıza gelmeyecek, unutup çıkacaksınız yola. Olmaz mı? Olabilir. O nedenle listeyi önceden hazırlayıp arada yeniden yazdıklarınızı yoklarsanız sizden iyisi yok.
3. İlaçlar Tamam mı Dostlar?
Kronik bir hastalığınız varsa zaten bavula her şeyden önce kullandığınız ilaçlar girecektir, biliyoruz. Bu ilaçlar dışında ağrı kesici, soğuk algınlığı ilacı, mide ilacı vb. ilaçlardan da küçük miktarda alabilirsiniz. Bu arada not düşelim, el bagajınızda bulunan fazla miktardaki sıvı ilaçlar sorun yaratabilir. O nedenle dikkatli olmakta fayda var.
4. Giriş Belgeleri’ni Unutsanız da Hatırlatırlar
Uçak biletleri, konaklama fotokopileri gibi belgelerin yanınızda olması ne tatlı bir alışkanlıktır. Nerede ne geleceği belli olmaz. İstediğiniz sorudan da başlatmayabilirler o nedenle bunların yanınızda olması iyi. Bir de yanınızda ihtiyacınızdan fazla para almamalısınız. Bizle gelenler bunları hiç düşünmüyor gerçi. Çünkü biliyorsunuz her şeyi biz hallediyoruz, tur fiyatımıza da her şey dahil.
5. Ülke İnsanlarına Bir Tatlışlık da Sizden Gelsin
Şimdiye kadar hep giderken neler yapıyoruz onlardan bahsettik ama ülkeye ayak bastığınızda yapacağınız bir şirinlik olsun isterseniz gitmeden önce yerel dilde birkaç kelime, cümle öğrenebilirsiniz. Özellikle bizim gittiğimiz destinasyonların insanları acayip içten, sevecen. Bir de onların dilini konuşursanız pamuklara sarıp sarmalarlar bizden söylemesi.


Bir Güney Asya ülkesi olan ve Hindistan ile Çin Halk Cumhuriyeti arasında bulunan Nepal hem kültürel olarak hem de doğal güzellik olarak akılları baştan alabilecek bir ülke. Biliyorsunuz yolculuğumuza ilk olarak Nepal’le başladık o nedenle ona olan sevdamız da bir başka. Dağları, tapınakları, Himalaya’dan gelen suların oluşturduğu nehirler, mükemmel yürüyüşler, efsanevi bir atmosfer… Bizi bırakırsanız sabaha kadar Nepal’i betimleyebiliriz ve bunun için hiç üşenmeyiz. Siz yine de “Yaz da okuyalım.” diyorsanız Nepal’e gitmek için nedenleri sıralıyoruz o halde.
1. Tabii ki Himalayalar
Neden mutlu olduğumuzu bilmeden mutlu olma sebebi kar. Sanki dünyadaki tüm kötülükleri alıp da götürüyor gibi. Nepal’de karı ona en yakışan yerde Himalayalar’da görüyorsunuz işte. Üzeri karlarla kaplı, heybetli mi heybetli Himalayalar’a bakıp da “Eh işte, güzelmiş.” diyen ve huzur bulmayan insan açık olarak söylüyoruz yalan söylüyordur. Ona ulaşmak kolay olmasa da ayrılması zor.
2. Nepal Kalp Tapınakları
Nepal’in dini inancı Hinduizm ve ülkede bol bol tapınak var ama ülkenin sadece Hinduizm’e açık olduğunu düşünmeyin. En büyük Budist tapınağı Boudhanath da Nepal’in başkenti Katmandu’da bulunuyor. Yani büyüleyici tapınakların olduğu ve dinlerin bir arada, kardeşçe yaşadığı bir ülke Nepal.
3. Doğaya Sarılma Fırsatı
Nepal, Himalayalar’ı gördüm bitti değil. Ülkede gerçekten doğayla iç içe zaman geçiriyorsunuz. Yapabileceğiniz doğa sporları sayesinde Nepal buna olanak veriyor. Dağcılık olsun, rafting olsun, kano olsun, orman yürüyüşleri olsun, fil safarileri olsun, ormanda kamp olsun hepsini yapma imkanınız bu ülkede var ki biz de doğaya aşığız zaten.
4. Festival Nepal’den Sorulur
Yanai Purnima, Tihar, Gai Jatra… “Festival gibisin, katılmak istiyorum.” sözü Nepal için yazılmış olabilir. Farklı kültürleri bir araya toplamak gibi bir misyonu var Nepal festivallerinin. Ülkede bol bol dini kökenli festival var. Gidip katılıp bu Nepal kültürünün tam tadına varmak gerek. Mesela biz Şubat 2018’de düzenleyeceğimiz Nepal turuyla HOLİ Festivali’ne katılıp rengarenk boyanacağız, eğlenip coşacağız, baharın gelişini kutlayacağız.
5. Tatlı İnsanların Ülkesi
Nepal, mutlu olmak için elindekilerden daha fazlasını istemeyen insanların ülkesi. Nepal’de olduğunuzdan dolayı duyduğunuz huzurda bu insanların da büyük payı olacak şimdiden söyleyelim. Nepallilerin yanına oturduğunuzda bile yıllardır birbirinizi tanıyormuşsunuz gibi güzel duygular iki taraflı sel olup akıyor.


Hayır! Buna kocaman bir HAYIR! Genç olmamız, bizimle tura katılanların genç olmasından da kaynaklı olarak, bizim sırt çantalı gezginler olduğumuza dair bir görüş oluşmuş durumda ama öyle bir durum yok. İnanılmaz lüks otellerde konaklamıyoruz tamam, ama hepimiz bavullarla geziyoruz. Gittiğimiz gezdiğimiz yerlerde kendi özel araçlarımız oluyor, yemek yediğimiz restoranlar hep o şehrin en düzgün bölgelerinden seçiliyor. Tabldot yemekler dağıtmıyoruz. Gayet seçenekli, başlangıcı, ana yemeği, tatlısı, kahvesi olan menülerimiz var 🙂
Çilekeşlerin memleketi Nepal’e tur düzenliyor olabiliriz, çok da seviyor olabiliriz ama biz bir hizmet işi yapıyoruz. Elimizden gelenin de en iyisini yapmaya uğraşıyoruz sürekli.
Bu demek değil ki, #iştebunlarhepdeneyim diyeceğimiz deneyimler yaşatmıyoruz. Evet zaman geliyor, zor deneyimler yaşıyorsunuz ama zaten evinizde oturduğunuz rahatlığı tercih edecekseniz, bizimle dünyanın taaaa diğer ucuna gelmenin bir manası da olmazdı değil mi?
Gelin gelin, Goenka çok güzel, kafanız rahat olsun.


Afrika denildiğinde hepimizin aklında bol müzikli, bol vahşi hayvanlı ve belki biraz da acılı günler geçirmiş bir coğrafya canlanıyor. Afrika’nın kendine özgü bir kültürü olduğu doğru fakat şimdi bu kültürü batıyla sentezlemiş bir ülkeden bahsedeceğiz. Tabii ki Güney Afrika Cumhuriyeti’nden bahsediyoruz. Size “Güney Afrika Cumhuriyeti nerede?” diye soran olursa hiç çekinmeden “Adından belli değil mi?” diyebilirsiniz, diğer adıyla Güney Afrika bu konuda oldukça net bir ülke.
Güney Afrika hakkında biraz daha bilgi vermek isteriz çünkü bu ülke bildiğiniz ülkelerden değil. Çoğu ülkenin aksine ülkede yasama, yürütme ve yargıya ait 3 başkent buluyor. Ülkedeki resmi dil sayısı ise tamı tamına 11! Bu sayı da bize Güney Afrika Cumhuriyeti’nin ne kadar karma bir kültüre sahip olduğunu kanıtlar nitelikte.
“Güney Afrika’da hangi şehirlere gidilir?” sorusunun cevabını hemen verelim: Cape Town’u liste başına yazmalısınız. Ülkenin nüfus bakımından en büyük ikinci şehri olan Cape Town, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin güneybatısında yer alıyor ve Atlas Okyanusu’na açılıyor.
Şimdi Cape Town’a biraz daha yakınlaşıp şehrin az bilinenlerine bakalım mı?
- Söylediğimiz gibi Güney Afrika Cumhuriyeti’nin 3 başkenti var. Cape Town, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin yasama başkenti. Ülkenin yürütme başkenti Pretoria, yargı başkenti ise Bloemfontein.
- Cape Town, 2014 yılında The New York Times tarafından “Gidilebilecek En İyi Şehirler” listesinde zirvede yer aldı. Bizce de hakkı!
- 17. yüzyılın sonlarına doğru inşa edilen meşhur Ümit Burnu Kalesi, Güney Afrika’da inşa edilen en eski koloni binası.
- Cape Town’ın yer üstü kadar yer altı da pamuklara sarmalık. İsmi, eski Khoi dilinde “Tatlı Suların Yeri” anlamına gelen Camissa şehrin altından geçen bir nehir.
- Cape Town’ın lafı açıldığında şehrin “Mother City” olarak anıldığını duyarsanız şaşırmayın. Bu onun tatlı ismi.
- Cape Town, Güney Afrika’da kurulan ilk Avrupa yerleşim şehri olma özelliğine sahip. 17. yüzyılda kurulan bu yerleşim, tahmin edersiniz ki ileriki zamanlarda pek güzel olaylara sebebiyet vermemiş.
- II. Dünya Savaşı’nın ardından şehirdeki ırkçılık oldukça artmış, saldırılar düzenlenmiş ve devlet görevlerinde siyahiler çalıştırılmamış. Bu durumun bitmesi için ise 1990 yılına kadar beklenmesi gerekmiş. Fakat şu anda Cape Town, Güney Afrika’nın en eşit şehri olarak biliniyor.
- Kostüm Partisi sevdalıları Cape Town’a! Şehir, Güney Afrika’nın en büyük Kostüm Partisi’nin ev sahibi. Rengarenk bir şehirden de bu beklenir, hakkını veriyor!
- Cape Town’dan Güney Afrika’nın en kalabalık üçüncü şehri olan Johannesburg’a uçmak gibi bir planınız varsa aman ha bileti almayı son ana bırakmayın. Çünkü bu uçuş rotası dünyanın en kalabalık 10 uçuş rotasından biri.


Şimdi Küba vizesi bildiğimiz anlamda bir vize türü değildir. Aslında kendisi tamamen bir “ayakbastı” parası olarak düşünülebilir, ki bunun bir de “ayağım geri çektim” parası da vardı son bir seneye kadar ama artık uçak firmaları o parayı biletlerin içine yedirdikleri için kimse bundan bahsetmiyor. Küba vizesi almak para-çokomel eğrisinden başka bir sistem değildir. Pasaportunuzun fotoğrafını gönderiyorsunuz mail veya mobil yolla ve ertesi gün gelip alabildiğiniz bir vize.
Burada önemli bir husus var ki, o da vizenin yapısı gereği kaybedilme tehlikesi yaşanması. Pasaportunuza yapıştırılan bir vize değil kendisi. Ayrı bir yaprak olaraktan veriliyor ve iki parçadan oluşuyor. Bir tanesini girerken pasaport kontrolünde alıyor, diğerini de kaybetmemeniz gerekiyor seyahatiniz boyunca çünkü onu da çıkışta alacaklar elinizde.
EFSANE: “Küba damgalı pasaportlar Amerika’ya giremiyormuuuuş.”
Eskinin gerçekliği bugünün lüzumsuz bir efsanesine dönüşmüş durumda. Eskiden evet, pasaportunuzda Küba’ya giriş-çıkış damgası varsa, Amerika’ya giriş yapamıyordunuz. Ama bugün gelinen noktada, günde 30 ila 40 uçuş gerçekleşiyor Amerika’dan Küba’ya, ve artık böyle bir kural uygulanmıyor. Rahatlıkla anı olması için pasaportunuza Küba damgası vurdurabilirsiniz. Bizim üzerinde Küba damgası olup da, 1 ay sonra 10 yıllık Amerikan Vizesi almış arkadaşlarımız da var, isterseniz onları da tüm kanıtlarıyla sunarız, yaparız, bilirsiniz 🙂
Haa bu arada, Küba’ya olan turist/gezgin akımından sebepli buradaki asıl mevzu vize bulabilmekte. Çünkü Küba Konsolosluğu bu konuda işlemleri ve gereklilikleri değiştiriyor ve şu anda piyasa bir sürü Küba vizesi veren şirkette vize kağıdı bulunamıyor. O yüzden fazlasıyla araştırmak zorunda kalabilirsiniz bu aralar, her ihtimale karşı uçuşunuzdan bir ay önce başlayın sağa sola sormaya.
Kaç para ya Küba Vizesi?
Bu da başka bir sorun, aslında tek bir fiyat olması gerekirken, bir sürü farklı fiyat var. Sosyalist bir sistemle yönetilen ülkeye gitmek için son kapitalist hareketler diyelim buna da. 50 ila 75 euro aralığında oynayan bir fiyat değişimi söz konusu Küba Vizesinde.
Son soru Goenka lütfen: Türkiye pasaportuyla değil de, çifte vatandaşlığımızın olduğu bir pasaportla vize alabilir miyiz?
Evet çifte vatandaşlık şansına sahip insanlar bu mümkün, illa Türkiye pasaportunuzla almak zorunda değilsiniz vizeyi. Oturma izninizin olduğunu gösterdiğiniz koşullarda, Küba Vizenizi kendi diğer pasaportunuz üzerinden de alabilirsiniz. Sırf Küba’ya gitmek için, lütfen boşu boşuna Türkiye Pasaportu çıkarmayınız.
Küba’da görüşürüz.


Sosyal medya paylaşımlarımızdaki samimiyetten kaynaklı olduğunu düşündüğümüz yine sıkça karşılaştığımız bir soru da bu; Tur Şirketi misiniz yoksa kapalı bir grup arkadaş grubu mu?
Bağıra bağıra söyleyelim, biz TUR ŞİRKETİYİZ ama değil gibiyiz de aynı zamanda. Artık alameti farikası neyse yaptığımız şeyin, her seferinde bir grup arkadaş gibi geziyoruz. 15 – 20 kişilik gruplar halinde, sanki herkes birbiriyle havaalanında tanışmamış gibi eğlenerek geziyoruz
Tur şirketi olduğumuzun kanıtı TURSAB (A-10365) belgemiz, tur şirketi olmadığımızın kanıtı da diğer turlar gibi sıkıcı ve boğucu bir içerikle sizleri elinde şemsiye, bayrak, çubuk tutan birisinin ardından koşmanızı, her hareketinizin her saatinizin belli olduğu bir şekilde turlarımızı düzenlemiyoruz. Eğer ki bir yeri çok sevdiyse, orada daha fazla kalıyoruz, sevmediğiniz bir nokta varsa orayı hemen geçip, bir sonraki noktaya ilerleyebiliyoruz. Sizleri sürekli alışveriş yapacağınız mekanlara sokmuyoruz. Komisyon peşinde koşulan bir hayat, boşa harcanmış bir hayattır mottomuz 🙂 Biz gezelim, görelim, beraber eğlenelim istiyoruz, başka da bir şey yok. Bu isteğimiz de turlarımızın içine yansıyınca bizi bir kapalı grup veya arkadaş grubu sanabiliyorsunuz çok normal olarak ama değiliz.
Turlarınıza Katılmak İçin Şartlar Nelerdir?
Bir de bu soru var ki, bu da bir şehir efsanesi olma yolunda ilerliyor sanki. Bir şart falan yok yani aslında, ama tabii ki de ruhen genç olmanız tercih sebebidir diyelim. Konfor alanından çıktığınız destinasyonlara turlar yapıyoruz ve oraya gittiğimizde işimiz bizim de çok zor oluyor, ruhen genç olmadığınız noktada değiştirilemez şeylerden ötürü şikayet edilmesini istemiyoruz (Küba’daki yemeklerin kalitesi mesela, Küba’ya yemek yemeğe gelmedik, evet biz sizleri farklı farklı güzel mekanlara götürüyoruz ama palmiye/soya yağı kullanılarak yapılan Küba yemeklerinden çok da beklentisi olmaması lazım birinin). Bilmem anlatabildik mi? 🙂
Siz gelin, gezelim beraber, çok dert etmeyin.
Son Yorumlar